26Nis/16

Anlık Bildirimlerin Hedeflere ve Performansa Etkisi

Hayat o kadar hızlı hale geldi ki artık her şeyi anlık yaşıyoruz. İyi mi kötü mü? Şimdilik bunu hakkında bir şey diyemiyorum ama çok hızlı yaşıyor ve tüketiyoruz bu bir gerçek. Bu tüketim o kadar korkunç düzeyde ki bilgiyi daha kavrayamadan eskitiyoruz.

Bu kadar anlık bildirimler ile yaşadığımız bu dönemde doğrusu senkron sorunları ile karşılaşmıyor değiliz. Çünkü hayatın her alanı aynı hızda gitmiyor veya gelişmiyor. Elimizin altındaki telefonlar, bilgisayarlar çok hızlı ilerlerken, daha büyük kapsamlı makineler veya süreçler aynı hızda ilerlemiyor.

Hatta insanların bir kısmı diğer bir kısmından aynı hızda hayata ayak uyduramıyor. Buna şöyle örnek verebiliriz. 20 yaşında bir kişinin 45 yaşında bir kişiyle hayata uyumu git gide zorlaşıyor. Çünkü doğal insan fizyolojisi buna zorluyor.

Şimdi bunu neden yazdığımı biraz anlatmak istiyorum. Son zamanlarda yaptığım gözlemler de makine, süreç ve insanın kendisi hayatla uyum sorunu yaşıyor. Bu sorun şuan bir kartopu büyüklüğünde ama önümüzdeki 10 yıl hızla büyüyecek ve bir çığ olacak. İşin daha kötüsü şuan bunun ne anlama geldiğini kimse algılayamıyor. Size bunun ne anlama geldiğini biraz örnekler ile açıklamaya çalışayım.

Anlık Bildirimlerin Hedeflere ve Performansa Etkisi

Öncelikle makinelerdeki son duruma bakalım. İnsanların belki de yüzde 90’nı teknolojiyi elinde cep telefonu veya bilgisayardan ibaret görüyor. Ama gerçekte yaşamamızı ve sanayimizi sağlayan büyük makineleri unutuyorlar. Elimizdeki cihazlar hızla gelişirken bu makineler daha yavaş değişim yaşıyor. Sebebine gelince aslında son derece basit bu sorunun cevabı cep telefonunu yenilemek makineleri yenilemekten binleri bırakın çoğu zaman milyonlarca kez daha ucuz. Yani yatırım maliyeti biraz az diyelim. Şimdi şöyle düşünün elinizde anlık olarak iş yaptığınız bir cihaz var ve onla 24 saat birliktesiniz ama işe gidiyorsunuz ve önünüzde 85 model bir makine var.

Sonrasında ise süreçler, teknoloji süreçlerimizi şüphesiz çok geliştirdi. Tabi bunu geliştirirken de bazı süreçler uyum sağlayamadı, bazı süreçler ise yok oldu. Bunun sebebi ise tam olarak şudur; teknoloji bizi anlık olarak süreçlere zorlarken hayat bizi periyodik olarak süreçlere zorlamaya çalıştı. Yani şuan her şeyi anlık yaşıyoruz. Birisi yazıyor hemen cevap veriyoruz. Herkesin ne yaptığını görüyoruz. İçimizden gelini paylaşıyoruz. Sonucunda 5 dakika geçmeden bu hazlarımız bitiyor.

Dönelim iş veya normal hayata. Yani insana. Bu hayat size ne diyor.  Akşama kadar şu kadar üretim yapılacak! Yılsonu hedefimiz bu kadar milyon TL! Performans hedefinizin yılsonunda yüzde 85 olmasını bekliyoruz! Artık ERP sistemlerini kullanmayanları işe almayalım!! Gibi gibi sayısız periyodik örnek gösterebiliriz.  Aslında bu örnekler insanın zaman içerisinde belli bir sürede yapabileceği işleri anlatmaktadır. Yani bu işler için insanın periyoda ihtiyacı vardır.

Şimdi şöyle düşünün etrafınız da sizi 24 saat anlık yaşamaya zorlayan şeyler var ve siz bu zorlama ile değişiyorsunuz. Yani anlık bildirimler ve anlık hazlar alıyorsunuz. Belli bir zamandan sonra anlık yaşamadığınız her şey size cazip gelmemeye başlıyor. Yılsonu hedefleriniz bu kadar dendiği zaman yılsonuna daha çok var ne olacak ki gerçekleştirsem demeye başlıyorsunuz.  Yani artık periyodik işler, hedefler ya da özel hayatınızdaki şeyler sizi mutlu etmemeye başlıyor. Siz özel hayatta nasıl olur diye düşünürken şimdi size anlık olarak anlatayım. Yazın tatile çıkmak için 6 ay önceden plan yaparken şuan uçağa binip Paris’e gitmek istiyorsunuz. Çok basit cebinizden telefonu çıkarın ve biletinizi alın.

Bu durum bize o kadar çok sorun çıkaracak ki; son bir cümle ile ne demek isteğimi bir kez daha söyleyeyim. Dönemsel performans değerlendirme veya dönemsel hedeflerin sonu geldi. Bu sistemler daha yaşamadan çöktü. Çözüm mü çok basit cep telefonunuzu çıkarın ve hedeflerinizi görün. Tabi yukarıda ki 3 madde buna uyum sağlamayı başardıysa.

Ahmet Koşkan

21Mar/16

İş Bulmak İçin Ne Yapmam Lazım?

Her iş arayanın merak ettiği güzel bir sorudur “İş Bulmam İçin Ne Yapmam Lazım?” sorusu. O kadar dertli bir soru ki bu, meslek hayatımda bu soruya ne kadar çok cevap verdim hatırlamıyorum. Sizler için bu yazıyı kaleme alırken bu sorunun cevabını toparlamaya çalıştım. Bu sorunun cevabı herkes için aynı değil. Çünkü her insan bir birinden farklı ve bu yüzden cevap kişiden kişiye değişiyor.

Fakat bu soruya cevap vermeden önce  “İş bulmamızı etkileyen temel faktörler nelerdir?”  bunları bilmemiz gerekiyor.

  • İkametgâh ( İş yerine uzaklığınız işyeri maliyetleri ve sizin motivasyonunuz için çok önemlidir.)
  • Yaş (Pozisyonun seviyesi yaş grubunuzla orantılı gitmesi gerekmektedir.)
  • Uyruk (Yabancı çalışma koşulları için önemlidir.)
  • Özel Durum (Engelli vb. durumlar yasal şartlar veya özel durumlar için önemlidir.)
  • Eğitim
  • Deneyim
  • Yabancı Dil Bilgisi
  • Kurs ve Seminer Bilgileri
  • Bilgisayar ve Teçhizat Bilgisi
  • Ücret Beklentisi
  • Referanslar

Kısacası bunlar özgeçmişinizde incelenen en temel noktalardır. Buradan çıkarımla asıl sorumuzu cevaplamaya çalışalım.

işbulmakiçinneyapmamlazım

A) Başvuru evrakları doğru hazırlayın.

  • Öncelikle özgeçmişinizi kontrol edin. Uluslararası standartlarda öz geçmiş hazırlayın. (Yazılarımızda kısmında farklı dillerde yapılmış standart özgeçmiş örneklerini bulabilirsiniz.)
  • Özgeçmiş ön sayfa ve referans yazısı ile bir bütündür. Yani iş başvurusu yaparken en az bu üç evrakın hazırlanması gerekmektedir.
  • Başvuru evraklarınızı eğitim dokümanlarınız ve sertifikalarınız ile güçlendirin.

B) İşe başvuru kanallarını öğrenin.

  • Online kanalları kullanın. Bunlar ülkemizde genel anlamda şöyledir.
  • Kariyer siteleri (kariyer.net, yenbiris.com,secretcv.com vb.),
  • Kariyer linkleri (linkedin vb.),
  • Şirketlerin insan kaynakları portalları.
  • Headhunt firmalarını öğrenin ve özgeçmişinizi gönderin.
  • Birebir başvuru yöntemlerini kullanın. (İşletme ile direk kontağa geçin ve mail, faks vb. kanallar ile başvurun.)
  • İşkur ile kontağa geçin.

C) Diğer başvuru kanallarını kullanın.

  • Sosyal çevrenizi kullanın.
  • Belediye gibi kamu kurumlarından faydalanın.
  • Meslek kuruluşları, dernekler ve vakıfları kullanın.

D)Aşağıdakilere dikkat edin.

  • Başvuru yaptığınız pozisyon ile özgeçmişiniz uyumlumu kontrol edin.
  • Gereksiz başvuru yaparak motivasyonunuzu düşürmeyin.
  • Başvurmaktan vazgeçmeyin.
  • İş bulmamızı etkileyen temel faktörleri gözden geçirin.
  • Başvuru seviyenize dikkat edin. Üst ya da çok alt seviyelere başvurudan kaçının.

Ahmet Koşkan

25Şub/16

Robotları ve Robotlaşan İnsanları İşe Almak?

Her gün yeni bir yenilik ile uyanıyoruz. Bir bakmışız yeni şey daha keşfedilmiş. Yeni cihazlar çıkmış. Yeni uygulamalar geliştirilmiş. Dört beş altı’ları, S’ler Edge’ler takip eder olmuş. İnsanlık ise neyi takip edeceğimizi şaşırmış durumda.

Şimdi derin bir nefes alalım! Biliyoruz bu olay yeni değil, çünkü robotlar geliyor. Her yerimiz robot olacak emin olabilirsiniz. Sağımız, solumuz, arkamız, önümüz….

Çok güzel diye hayal edebilirsiniz. Çünkü tüm işi onlar yapacak.

Biz ne yapacağız? Tabi ki de tatil, alışveriş, gezme vs. vs.

Evet çok pembe geldi değil mi? Bir an ben bile inandım. Şuan bu cümleden sonra bir gülücük ikonu koydum bile.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Dünyada her işi robotlar yapmaya başlasa bile o robotları yapacak insanlar muhakkak olacaktır. Öncelikle robotlaşan dünyada robotlaşabilmek için güçlü bir alt yapıya sahip olmak zorundasınız. Yani hem bu sistemleri üretmek için üretim gücüne, hem bu sistemleri düşünen beyin gücüne hem de bu sistemleri yaşatmak için ekonomik güce sahip olmak zorundasınız. Evet dünya değişiyor ve değişen dünyada robotlaşmak zorundayız. Eğer öyle olmaz isek geri kalmaya mahkum olacağız.

Tüm bu geri kalmama çabaları bize iki kritik nokta çıkaracak. Bunlar mekanik robotlar ve mekanikleşen insanlar, yani robotlaşan insanlar.

robotlasaninsan

İlk kısım kolay olacak. Yani bizim açımızdan mekanik robotları işe alırken biraz mühendislik bilgisi ile robotlara yükleme yaptık mı sorun çözülecek. Belki de geleceğin insan kaynakları çalışanları ağırlıklı mühendisler olacaktır.

Gel gelelim ikinci meseleye yani mühendislik dışına çıktığımız kısma. Robotlaşan insanları nasıl işe alacağız? Kriterlerimiz ne olacak? Hangi bakış açısı ile yön vereceğiz? Hangi yöntemleri uygulayacağız?

Bir çok soru çıkabilir bu durumdan. Ben bir hayal kurarak yola devam edeyim. Geçmiş ve şuan bağlantısı ile geleceğe bir bakış açısı sunmaya çalışayım.

Önceleri işe alımlarda çok fazla kriterimiz yoktu. Bunu çok basit düşünce ile açıklayım. Örneğin bilgisayar yokken MS Office bilen aday aramıyorduk. Ya da daha da ileri noktada faks yokken faks bilen adaylar aramıyorduk.  Teknoloji ilerledikçe bu kriterler gelmeye başladı. Sözü çok uzatmadan şuana geldiğimiz de ise akıllı ve birbiri ile entegre çalışan sistemleri bilen kişiler aramaya başladık. Yine örneklem getirirsem biraz geçmişe gittiğimizde bir üretim makinesini kullanan bir çalışan da bilgisayar bilgisi gerekmiyordu. Şimdi ise bu cihazların üzerinde dokunmatik ekranlar bulunmaktadır ve üretim bu şekilde yapılmaktadır. Bunun anlamı ise artık üretimde bile teknoloji bilen insanlar arıyoruz. Yani robotlar ile çalışabilen entegre insanlar arıyoruz.

Şimdi geleceği bugün ile hayal edelim. Öncelikle entegre olan insanlar zamanla entegrasyonu kendi üzerlerinde görecekler. Yani yarı robot olacağız.  Düşünce ve kas gücümüz ile hareket eden giysiler, cihazlar vb. makineler veya teçhizatlara sahip olacağız. Fakat şunu unutmayalım gelecek dünyada düşüncelerimiz kas gücümüzden daha ön planda olacak. Yani kas gücü ile başlayan dünya hayatı düşünce gücü ile devam edecektir. Bunu zaten şuanda da hissedebiliyoruz. O zaman buradan çıkarımla gelecekteki robotlaşan insanları nasıl işe alacağımızı bulabiliriz. Gelecekte insanları işe alırken şunlara bakacağız.

-Daha basit düşünen insanlar her zaman ön planda olacak.

-Yenilikçilik yetkinliği üst seviyelerde aranacak.

-Öğrenim ikinci plana düşecek teknolojik hakimiyet ve kullanım ön planda olacak.

-Bilgiye nasıl ulaşacağını bilmek yetmeyecek. Bilgiyi analiz eden ve yararlı kısmını işinde kullanan insanlar ön planda olacak. (Geçmişte sadece bilgiyi ezberlemek yeterli oluyordu. Bunu unutmayalım.)

-Anlık ve online düşünen insanlar işe alım kriterleri içerisinde olacak. Çünkü veri çok hızlı yaşanacak ve çabuk bir şekilde tüketilecek.

-Sadece beyin düşüncesi yetmeyecek beden düşüncesi de bir kriter olacak. Şuan siz buna beden dili diyebilirsiniz.

-Aynı anda birden fazla yerde olabilen insanlar üst seviyelerde çalışma hayatında olacak.

Bunlar ve benzeri bir çok kriteri siz artık bunlara ekleyebilirsiniz.

Ahmet Koşkan

17Oca/16

İş Yerlerinde Mutlu Muyuz? Ya Değilsek Ne Olacak?

İnsanın mutlu olmasını yaşadığı her an etkileyebilir. Bu nedenle öncelikle şunu bilmeliyiz. İnsan işyerinde mutlu olması için sadece işyeri şartları yeterli değildir. O zaman insanın motive olması için sadece işyeri şartlarının düzeltilmesi de yeterli değildir.

Biz insan kaynakları çalışanlarının en büyük hatası insanın motivasyonunu iş yeri şartları ile düzeltmeye çalışmamızdır. Mekânları düzeltiyoruz, süreçleri düzeltiyoruz, çatışmaları düzeltiyoruz daha neler neleri düzeltiyoruz. Fakat işin sonunda tüm bu kadar çabalamamıza rağmen yine de oturup “Bu insanlar daha ne istiyor” diye dert yanıyoruz. Tabi işin sonunda kendimizi yormamız ve paralamamızda bizim yanımıza kar kalıyor.

Tabi tüm bu paralama çabaları sonrasında gün geliyor bizlerinde motivasyonu düşüyor. Bir bakıyoruz ki diğer insanları motive etmeye çalışan bizlerin ayakları sabahları işe gelmek için geri gitmeye başlıyor.

Şimdi tam da burada biraz nefes alalım ve biraz olsa da soluklanalım.  Motivasyonumuzun sonu ne olacak bilenmez ama birazda olsa tavsiye niteliğinde aşağıdakileri unutmamakta fayda var.

  • İş her zaman var olacak ve iş var olduğu sürece sorunlarda olacak.
  • Sizin sorun olarak gördükleriniz diğerleri için sorun olmaya bilir bunu unutmayalım.
  • Sorunlar tek bir kişinin çözeceği bir mekanizma değildir. Her oyuncu bu durumların pozitif ya da negatif oyuncudur.
  • Çok fazla sorunla mücadele ederek kendinizi ve kişiliğinizi kaybetmeyin.
  • Gerekli gördüğünüz yerde profesyonel destek almaktan kaçınmayın.
  • Başkaları ne söyler cümlesinden bir an önce kurtulun.
  • İşyeri kurallarına ve kültürlerini bir göz gezdirin.
  • Sizi mutsuz eden oyuncuları keşif edin. Onlar ile yollarınızı ayırın.
  • Ayaklarınıza dikkat edin. Sabahları geri gitmeye başladı ise bir düşünün.
  • En önemlisi tüm bunlara rağmen mutlu olamıyorsanız dışarıda size uygun yeni bir dünya var. Karar almaktan çekinmeyin.

Bir insanı mutlu ya da mutsuz eden şartlar sadece iş yeri ile alakalı değildir. Kişinin kendisi, diğer çalışanlar, sosyal çevre vb. her şey insanı iş yerinde etkiler. Bu nedenle gerçekler ile yüzleşmekten kaçınmayın. Unutmayın gerçekler ile yüzleşmeyen insanlar size faydalı olan kişiler değildir.

Son olarak size fayda sağlayan insanları keşfedin. Sizi kullananlara “hayır” demesini öğrenin ve takım oyuncusu olmayanları uzaklaştırın. Hayır, kelimesini iş yerindeki göreviniz ile karıştırmayın. Burada ki “Hayır hayır olan hayırdır”.

Ahmet Koşkan

Hoşgeldiniz

Bu siteyi kurma amacım insan kaynakları alanında doğru bilgiyi adaylara, insan kaynakları çalışanlarına, yöneticilere, müşterilere ve bu alanda kendini geliştirmek isteyenlere bilimsel veriler ve teorik uygulamaları birleştirerek ulaştırmaktır.

İnsan kaynakları anlam olarak çağdaş iş yaşantısında emeğin en etkin ve en verimli şekilde yönlendirilmesidir. Emeğin bu yönlendirilme ve yönetme süreci meslek tercihi ile başlamaktadır. Meslek tercihi ise bilinenin aksine iş yaşantısı ile başlamamaktadır.

Tam bu noktadan hareketle bu kadar uzun bir süreçte emek gücünün ve insan kaynakları çalışanlarının ilk karşılaştığı yerin mülakat aşaması olması bizi uzun vadeli planlara sürüklemektedir. O zaman şu iki soruyu sormamız gerekmektedir. Mülakat zamanı her iki taraf için doğru yer ve doğru zaman mıdır?. Her iki taraf da yoksa bir yanlışın içinde midir? Burada pekala farklı olmaya çalışmamız bizim için neden önemli?

Modern insan kaynakları uygulamalarını uygulayan büyük ve çok uluslu işletmeler her alanda olduğu gibi uygulamış oldukları insan kaynakları politikalarını da sayısal olarak değerlendirme eğilimindedirler. Fakat insanın sadece maddi bir varlık olmadığını duygu ve düşünceleri ile bir varlık olduğunu unutmamız gerekir. İnsanın işletmedeki sayısal başarısını etkileyen insanın insan olma özelliği olan duygu ve düşünceleri bu politikalarda göz ardı edilemez. Başarının insanı duygu ve düşünceleri ile birlikte sosyal hayat ve iş hayatının birlikte değerlendirilmesinde geçtiğine inanmaktayım.

Günümüzde bilgiye ulaşmak son derece kolay ama doğru bilgiye ulaşmak yada doğru bilgimi olduğunu bilmek ise ulaşmak kadar kolay değildir. Bir diğer önemli